Sermaye Şirketlerinin Kuruluşu

SERMAYE ŞİRKETLERİNİN KURULUŞU

 

Av. Oğuz Kaan KANİK – Av. Nazlı ACAN

Makale Kontrolü: Yön. Av. Selcen KÖKSAL SAYGILI

 

  1. ANONİM ŞİRKETİN KURULUŞU

6102 sayılı TTK anonim şirketlerin kuruluş işlemlerine ilişkin birtakım kurallar getirmiştir. Ancak bu kurallar oldukça dağınıktır[1]. Biz çalışmamızda bu dağınıklığın yarattığı zorluğu biraz olsun hafifletmek adına kısaca aile tipi anonim şirketin nasıl kurulabileceğine ilişkin açıklamalara yer vereceğiz. Anonim şirketler yalnızca ülkemiz açısından değil tüm dünya açısından rekabet sisteminin işleyişinde son derece önemli unsurlar olarak kendini göstermektedir. Anonim şirketlerin bu kadar tercih edilmesinin nedenleri arasında sermayenin paylara bölünmüş olması, payın kolay devredilebilmesi, payların borsada işlem görebilmesi ve sınırlı sorumluluk ilkesi gösterilebilir. Türkiye ve dünyadaki pratiğe bakıldığında tek bir anonim şirket modelinden bahsetmek mümkün değildir. Öyle ki; aile tipi anonim şirketler, hatta tek kişiden oluşan anonim şirketler ve pay sahibinin devlet olduğu anonim şirketler karşımıza çıkmaktadır. Anonim şirketlerin ülke ekonomisinin tabir caizse bel kemiği olduğu ifade edilebilir[2].

Biz çalışmamızda uygulamasına daha çok hakim olduğumuz kapalı/aile tipi anonim şirketler hakkında açıklamalara yer vereceğiz. Yeni TTK, kapalı A.Ş.’lerin kuruluş işlemlerine ilişkin bazı kurallar getirmiştir. TTK’nın 329 ila 529’uncu maddeleri arasında düzenlenen bu kurallardan, TTK’nın 340’ıncı maddesi uyarınca ancak kanunun açıkça izin verdiği durumlarda sapılması mümkündür. Anonim şirketlere ilişkin tanım, bizzat kanun tarafından 329’uncu maddede yapılmıştır. Bu düzenleme uyarınca anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu olan şirket türüdür. Anonim şirketlerde pay sahipleri sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludurlar. Anonim şirketin bir diğer başlıca özelliği TTK’nın 125/I hükmü uyarınca özel hukuk tüzel kişiliğini haiz olmasıdır. Bir özel hukuk tüzel kişisi olarak anonim şirketin pay sahiplerinden bağımsız ve ayrı bir malvarlığı bulunmaktadır.

  1. Asgari Sermaye

Anonim şirketin, bir sermaye şirketi olması nedeniyle kuruluş aşamasında sahip olması gereken asgari sermaye tutarı TTK’da belirlenmiştir. TTK’nın 332/1 hükmü uyarınca söz konusu asgari sermaye tutarlarının artırılmasına karar verme yetkisi Cumhurbaşkanı’na tanınmıştır. TTK’nın 332’nci maddesi uyarınca esas sermaye sistemindeki şirketlerde, esas sermaye tutarı asgari elli bin Türk lirası olmalıdır. Şayet eğer esas sözleşmede kayıtlı sermaye sistemi kabul edilmişse bu halde başlangıç sermayesinin en az yüz bin Türk lirası olması gerekmektedir. Aynı şekilde halka açık anonim şirketlerde de başlangıç sermayesinin en az yüz bin Türk lirası olması gerekir[3]. Kuruluş sırasında aranan asgari sermayenin taahhüt edilmesi yeterli olup, tamamının ödenmesi zorunlu değildir[4]. Fakat payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşinin, tescilden önce ödenmesi gerekmektedir (TTK md.344/1). Bu kuralın bir istisnası halka açık veya halka açılmak üzere olan şirketlerde kendini göstermektedir. Öyle ki SPKn md.12/6 hükmü uyarınca bu şirketler nakdi sermayenin asgari kısmı ödenmeden de kurulabilir[5].

  1. İzin

Kural olarak anonim şirketler kurulurken izin alınmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak TTK’nın 333’üncü madde hükmü gereğince bazı anonim şirketlerin kuruluşu için belli makamlardan izin alınması kuralı getirilmiştir. Hükme göre bazı özelliklere sahip şirketler, ancak Ticaret Bakanlığı’nın izni ile kurulabilmektedir. Ticaret Bakanlığı da kendisine verilen bu yetkiye dayanarak 15.11.2012 tarihli ve 28468 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İzin Tebliği[6] ile hangi anonim şirketlerin kuruluşunda izin alınmasının gerektiğini belirlemiştir[7]. Tebliğde belirlenen şirketlere bakıldığında, hepsinin faaliyet alanları itibariyle geniş bir menfaat sahibi kitlesini ilgilendirdiği görülmektedir. Kuruluşu bakanlık iznine tabi olan şirketlerin, esas sözleşmelerinde yapılacak değişiklikler de yine bakanlık iznine tabi olmaktadır. Bakanlığın yapacağı incelemenin kapsamı, emredici hükümlere aykırılık olup olmadığı konusunda olmaktadır(TTK md.333). Buradan çıkan bir sonuç, bakanlığın yerindelik bakımından bir inceleme yapamayacak oluşudur[8]. Burada değinmekte fayda gördüğümüz bir diğer husus ise kuruluş izni ile faaliyet izninin birbirinden farklı süreçler olduğudur. Bu nedenle örneğin özellikle ekonomik ve sektörel nedenlerle bir banka kurulmasını uygun görmeyen BDDK(Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu), faaliyet izni verilmesi talebini reddedebilecektir[9]. Esasen bu durum TTK md.331/1’in emrediciliği karşısında da hukuka aykırı bir durum oluşturmaktadır[10]. Zira Kanun’un açık hükmü uyarınca “…Bunun dışında hukuki konumu, niteliği ve işletme konusu ne olursa olsun anonim şirketin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine bağlanamaz.”. Dolayısıyla kuruluşu izne tabi bir anonim şirketin sadece Bakanlığın izni ile faaliyet konusunu gerçekleştirmeye başlaması mümkün değildir. Bu durumun sistem içerisindeki yeknesaklığa zarar verdiği, kuruluş ile faaliyet izni verecek makamların ayrılmaması gerektiği görüşüne katılmaktayız[11].

  1. Kurucular

TTK’nın 337/1 hükmü uyarınca pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler yasa tarafından kurucu olarak tanımlanmıştır. Esas sözleşmeyi imzalayan kişi temsilci sıfatıyla hareket etmişse, hesabına işlem yapılan kişi kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılacaktır[12]. Örneğin kuruluş aşamasında, bir tüzel kişi ortak olmak istiyorsa gerçek kişi temsilcisinin attığı imza, tüzel kişiliğin bizzat kendisini sorumlu kılacaktır.

6102 sayılı TTK’da tek kişilik anonim şirket kurulmasına izin verilmiştir(TTK md.338). 6102 sayılı TTK’nın getirdiği sistemden önce kuruluşta asgari beş kurucu ortak aranması, yapay kurucuların kullanılmasına sebep olmuş, sözde kurucuların pay taahhüt etmesine neden olmuştur[13]. 6102 sayılı TTK sistematiğinde bu sistem terk edilerek tek adam ortaklıklarına izin verilmiştir. Bu tip anonim şirketlerin sağladığı avantajlar arasında, ortaklığın tek bir kişiden oluşması nedeniyle muhtemel ihtilafların önüne geçilmesi gösterilmektedir[14]. Bir anonim şirket başlangıçta tek pay sahipli olarak kurulabileceği gibi, sonradan da tek pay sahipli hale gelebilir(TTK md.338). Bu durum, yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli olduğunu tescil ve ilan ettirir(TTK md.338/2). Bildirim yükümüne ilişkin kuralın amacı, üçüncü kişileri, şirketin tek pay sahipli hale geldiğinden haberdar ederek onların şirketin tek bir kişiyle mi yoksa bir ortaklıkla mı işlem yaptıklarının bilincinde olmalarını sağlamaktır[15]. Burada belirtmek gerekir ki; TTK’nın 31’inci maddesinden çıkan sonuca göre herhangi bir nedenle tek pay sahipli hale gelen anonim şirketin, sonradan pay sahibi sayısında meydana gelen artış hakkında da uygulamadaki isimlendirmeyle tek pay sahipliği bildiriminin yapılması gerekir.

Anonim şirket, TTK’nın 355/I hükmü uyarınca, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacaktır. Şirketin ticaret siciline tescili öncesinde ortaklar arasında adi şirket ilişkisi vardır[16]. Kurucuların iradelerinin anonim şirket kurulması yönünde birleşmesiyle adi şirket ilişkisi kurulmaktadır[17]. Aynı maddeye göre şirket sözleşmesinin imzalanması ile şirket kurulur. Bu şirket henüz bir anonim şirket değildir. Zira anonim şirket 355’inci maddenin açık lafzı uyarınca ticaret siciline tescil ile kurulacaktır. Maddenin gerekçesine bakıldığında bu aşamadaki şirketin ön anonim şirket olduğu anlaşılmaktadır. Bu yapıda kurucular arasındaki ilişkilere yine imzalanan esas sözleşme hükümleri uygulanır(TTK md.335).

  1. Esas Sözleşme

TTK’nın 339/1 hükmüne göre , anonim ortaklık ana sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Kurucuların imzalarının noter tarafından onaylanması ya da ticaret sicil müdürlüğü personeli huzurunda yazılı ana sözleşmenin imzalanması gerekmektedir[18]. Bu şekilde son hali verilen esas sözleşmenin tamamı, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil ve TTSG’de ilan edilecektir(TTK md.354/1). Esas sözleşmenin ticaret siciline tescili ile şirket tüzel kişilik kazanacaktır(TTK md.355). Anonim ortaklıkta kural olarak tüm kanuni hükümler emredici niteliktedir(TTK. md.340) Ancak istisnaen TTK’nın anonim şirketlere ilişkin düzenlemelerinden yine TTK’da açıkça izin verildiği hallerde sapılması mümkündür.

Esas sözleşmede mutlaka bulunması gereken hususlar TTK’nın 339’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Şirketin ticaret unvanı ve merkezi, yönetim kurulu ve üye sayısı, şirketin süresi gibi hususlar şirketin yapısını ilgilendiren özellikler olarak karşımıza çıkmaktadır[19]. Şirketin işletme konusu, şirket adına imza atmaya yetkili olanlar, genel kurulun toplantıya çağrılma yöntemi ve oy hakları, ilanların yapılma şekli ise şirketin işleyişine ilişkin hususlardır. Esas sözleşmedeki amaç-konu maddesinin genel hatları ve çerçevesi belirlenmiş şekilde hazırlanması yeterlidir(TTK md.339/2(b)). Zira ultra vires ilkesinin terk edilmesiyle birlikte şirket faaliyet konusu dışında yapılan işlemlerle de bağlı olmaktadır. Anılan madde hükmü uyarınca amaç konu maddesinde sadece şirketin iştigal edeceği alanlar kelime ya da kavram olarak ifade edilmemeli, faaliyet alanının ayıcı özelliklerine yer verilmelidir. Örneğin yalnızca üretim kavramı işletme konusunu oluşturamaz, neyin üretimi olduğuna da açıkça yer vermek gerekmektedir.

TTK 339/2(b) hükmünde, şirket adına imza atmaya yetkili olanların esas sözleşmede gösterilmesi öngörülmüştür. Yine sermayenin bölündüğü pay sayısı ve itibari değeri de esas sözleşmede bulunması zorunlu unsurlardandır. Paylara imtiyaz tanınmak isteniyorsa, imtiyazların konusu ve imtiyazın tanındığı pay grupları da esas sözleşmede yer alacaktır. Yine varsa esas sözleşmesel bağlam olarak nitelendirilen pay devri sınırlamalarının da esas sözleşmede düzenlenmesi gerekir. Nihayet, ilk yönetim kurulu üyeleri de esas sözleşmeyle atanmaktadır.

  1. SERMAYE

Sermaye, şirket oluşumunun zorunlu unsurudur. Sermaye konulmadan şirket kurulması mümkün değildir(TTK md.339/c). Sermaye şirketlerinin en ayırıcı özelliği ve bu özelliğin bir ilkede somutlaşmış hali olarak sermayenin korunması ilkesi gösterilmektedir[20]. Bu ilkenin bir tezahürü olarak anonim şirkette, şirket alacaklılarına karşı ortakların herhangi bir sorumluluğu yoktur(TTK md.602). Bu nedenle şirket alacaklıları yalnızca şirketin malvarlığına yönelik işlem yapabilirler. Bu anlamda anonim şirketin kuruluş sermayesinin Elli Bin Türk Lirası’ndan aşağı olamaması, üzerinde haciz ya da ayni bir hak şeklinde kısıtlama bulunan şeylerin sermaye olarak getirilememesi işbu ilkeye hizmet etmektedir[21]. TTK’nın 342’nci madde hükmünde, hangi değerlerin şirkete sermaye olarak getirilebileceği belirtilmiştir[22].

            TTK md.127/1 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça her çeşit taşınmazın ticaret şirketlerine – dolayısıyla anonim şirketlere- sermaye olarak getirebileceği düzenlenmiştir. Aynı doğrultuda TTK’nın 342’nci maddesi uyarınca da anonim şirketlere üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz veya tedbir kısıtlaması bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ve sanal ortamlar da dahil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Dolayısıyla örneğin üzerinde haciz tesisi bulunan bir taşınmazın anonim şirkete sermaye olarak getirilmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, ortaklığa sermaye olarak getirilebilecek değerlerin herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaması gerektiği düşüncesiyle bu kuralı getirmiştir[23].

Bu çerçevede anonim şirkete ayın sermaye getirilmek isteniyorsa öncelikle konulan ayni sermayeye şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişiler tarafından değer biçilmesi gerekmektedir(TTK md.343). Asliye ticaret mahkemesi tarafından atanacak bilirkişiler, yapacakları inceleme neticesinde bir değerleme raporu hazırlarlar. Raporda karşılaştırmalı ve ayrıntılı açıklamalara yer verilmesi gerekmektedir[24]. Taşınmaz karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası cinsinden karşılığı belirtilmelidir. Bilirkişilerin vermiş olduğu rapora kurucular ve menfaat sahipleri itiraz edebilmektedirler(TTK md.343). Kanun koyucu rapora itiraz yapılabilecek süre bakımından bir düzenleme getirmemişse de HMK’daki bilirkişilik kurumu esas alınmalı ve itiraz edilecekse iki haftalık yasal sürenin dikkate alınması gerekmektiği görüşüne katılmaktayız[25]. Mahkemece yapılan itirazlar incelendikten sonra bilirkişilerden yeni bir rapor tanzim etmeleri istenebilir ya da yeni bir bilirkişi/bilirkişi heyeti atanarak yeniden rapor düzenlenmesi de sağlanabilir[26]. Söz konusu itirazların sonuçlandırılmasından sonra bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan rapor onaylanır ve bu onayla birlikte bilirkişi raporu kesinleşmiş olur. Onaylanmış bilirkişi raporu TTK’nın 336’ncı maddesine göre kuruluş belgelerindendir. Bu rapor, şirketin sicil dosyasına konulur ve bir nüshası şirket tarafından beş yıl süreyle muhafaza edilir (TTK md.336). Esas sözleşmenin içeriğinin düzenlendiği 339’uncu madde uyarınca açıklanan şekilde yapılan değerlendirme sonucu, ayın karşılığı verilecek payların miktarı esas sözleşmede yazılır. Dolayısıyla şirkete getirilmek istenen ayni sermayenin değerleme işlemi, esas sözleşme hazırlanmadan önce yapılmalıdır. Ayni sermayenin değerlemesinde yapılacak hukuka aykırı davranışın sonucu ne olacaktır? Kanun koyucu bu ihtimali gözeterek 551’inci maddede, ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçenler, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanların doğan zarardan sorumlu olacağını hükme bağlamıştır[27].

Anonim şirkette kural olarak her pay, sahibine eşit şekilde hak sağlayıp borç altına sokar[28]. Bu kuralın önemli bir istisnası TTK’nın 478’inci maddesinde düzenlendiğini görmekteyiz. Bu hüküm uyarınca imtiyaz; kar payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkı olarak tanımlanmıştır. Anonim ortaklıkta bazı paylara, diğerlerine nazaran öncelik tanınması imtiyaz kurumu ile mümkün hale gelmiştir. İmtiyazların belirgin bir özelliği paya bağlı olmalarıdır. Dolayısıyla pay devredilirse, imtiyaz da devralana geçer[29]. Kuruluşta değil de sonradan payların imtiyazlı hale getirilmesi mümkündür. Bu halde sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyuna ihtiyaç vardır. TTK 479’uncu madde uyarınca bir paya en fazla onbeş oy hakkı tanınabileceği belirtilmiştir. Bazı kararlarda ise imtiyazın kullanılması mümkün değildir(TTK md.479) Esas sözleşme değişikliği, ibra ve sorumluluk davası açılması bakımından genel kurulda yapılacak müzakerelerde oyda imtiyaz kullanılamaz.

  • ANONİM ŞİRKET KURULUŞUNUN AŞAMALARI VE UYGULAMA
  1. Ticaret Unvanı

Unvan belirlenmeden önce unvanın uygunluğunun kontrol edilmesi gerekmektedir. Ticaret unvanının uygunluğunun kontrol edilmesi için Merkezi Sicil Sistemi Uygulaması (MERSİS)’na giriş yapılır. MERSİS’e giriş, e-devlet üzerinden yapılabileceği gibi MERSİS kullanıcı ve şifresi oluşturularak da yapılabilir. Açılan ekranda sol üstte bulunan “Kuruluş Başvurusu” butonuna tıklanır. Gelen listeden kurulacak şirket türü seçilerek işlem başlatılır. İstenen bilgiler doldurulduktan sonra ileri butonuna basılarak bir sonraki aşamaya geçilir. Unvanın girilebilmesi için en az 1 adet pay sahibi girilmesi gerekmektedir. Bu nedenle sol tarafta bulunan “pay sahibi/ortak” kutucuğuna tıklanarak şirketin pay sahibi olacak kişinin bilgileri girilir. Sonrasında “unvan” butonuna tıklanır. Unvan girildiğinde sistem hata vermiyorsa unvan uygun kabul edilir ve unvan rezervasyonu yapılır. Unvanın rezerve edildiği tarihten itibaren 3 gün içerisinde kuruluş başvurusunun onaya gönderilmesi gerekmektedir. Bu 3 günlük süre içerisinde başvuru onaya gönderilmez ise unvan rezervi iptal edilmektedir. O nedenle 3 gün sonunda unvan sisteme tekrar girilmelidir. Bununla birlikte benzer unvanlar ayrıca TOBB’un unvan sorgulama sayfasından da kontrol edilebilmektedir[30].

Unvan belirlenirken dikkat edilecek hususlar şunlardır;

  • “-, /, *” gibi işaretler unvanda yer alamaz.
  • Kök Unvanda (unvanın başındaki kelimenin) yabancı bir kelime olması mümkündür.
  • Kök Unvanda ‘Türk’, ‘Türkiye’, ‘Milli’, ‘Cumhuriyet’ kelimelerinin kullanılması için, Bakanlar Kurulu kararı gerekmektedir.
  • İşletme konusu ile şirket türünü gösteren ibareler Türkçe olmak kaydıyla ticaret unvanı serbestçe belirlenebilir.
  • Anonim şirketlerin ticaret unvanında işletme konularından en az birinin yer alması zorunludur. Örneğin; X Yazılım ve Mühendislik Anonim Şirketi ya da A Tarım Ürünleri Üretimi Anonim Şirketi. İşletme konusunu gösteren ibarelerde kısaltma yapılamaz.
  • İşletme konularından “Danışmanlık”, “Ticaret”, “Sanayi” tek başına alınamaz. Örneğin, “Turuncu Danışmanlık Anonim Şirketi”, “Turuncu Ticaret Anonim Şirketi”, “Turuncu Sanayi Anonim Şirketi” şeklinde, işletme konusu sadece “danışmanlık”, “ticaret”, “sanayi” olan unvana MERSİS onay verse dahi ticaret sicil tescil etmemektedir. Doğru yazım örnekleri, “Turuncu Teknoloji Danışmanlık Anonim Şirketi”, “Turuncu Su Ürünleri Ticaret Anonim Şirketi”, “Turuncu Tekstil Sanayi Anonim Şirketi”. Neyin danışmanlığı olduğu, neyin ticareti olduğu, ne sanayisi olduğunu belirtir şekilde işletme konusunun unvanda yer alması istenmektedir. “Dış Ticaret” işletme konusu ise tek başına alınabilmektedir.
  1. Şirketin Merkezi

Adresin belirlenmesinden önce Ulusal Adres Veri Tabanı sistemine uygunluğunun kontrol edilmesi gerekmektedir. MERSIS sistemi Ulusal Adres Veri Tabanı sistemi ile entegre olduğundan adres bilgisi bu sistemden alınmaktadır. Adresin doğruluğu MERSİS’ten veya Nüfus ve Vatandaşlık İşleri (NVİ) sitesinden kontrol edilebilmektedir[31]. MERSİS sistemi üzerinden adres kontrolü yapabilmek için ise MERSİS’te “Adres” butonuna tıklanır. Daha önce NVİ adresinden adres kodu öğrenildi ise bu adres kodu MERSİS’e girildiğinde adres otomatik olarak çıkmaktadır. Daha önce NVİ adresinden adres kodu öğrenilmedi ise MERSİS’te çıkan alanlardan Mahalle, Sokak, Dış Kapı, İç Kapı numarası adım adım girilir ve adres girişi tamamlanır. MERSİS’te çıkan adres şirketin resmi adresi olacaktır. O nedenle kuruluş belgelerinde bu adresin yazılması gerekmektedir. Eğer şirketin adresi MERSİS veya NVİ sisteminde çıkmıyor ise adresin bağlı olduğu Belediyenin Numarataj birimi ile görüşülerek, bu birime dilekçe verilmesi ve harcın ödenmesi suretiyle adresin Ulusal Adres Veri Tabanı sistemine kaydedilmesinin sağlanması gerekmektedir.

  1. Şirketin Faaliyet Konusu

–   İdari ve işletmesel danışmanlık

–   Mühendislik

–   Mimarlık

–   İnşaat

–   Yazılım

–   Dış ticaret

–   Gayrimenkul

–   Geri dönüşüm

–   Tarım ürünleri

–   Madencilik

–   Biyoteknoloji

–   Enerji

–   Fuarcılık ve organizasyon

–   Seyahat Acentesi

–   Dış Ticaret

–   Fren sistemleri

–   Siber güvenlik

–   Gıda hizmetleri

–   Taşımacılık

–   Kargo ve lojistik

–   Eğitim

–   Sağlık

–   Personel temin ve destek

–   Araç kiralama

–   Telekomünikasyon

–   Su işletmesi

–   Diğer

Gibi anahtar kavramlar esas alınarak, şirketin hangi sektör ve alanda faaliyet göstereceği yazılmalıdır.

  1. Şirketin NACE Kodu,

Şirketin faaliyet konusu ile uyumlu olan nace kodunun seçilmesi gerekmektedir. Şirketin unvanı ve amaç konusunun başında yazan kısımla uyumlu olacak şekilde 1 adet ana faaliyet kodu belirlenmelidir. İstem halinde 4 adet daha kod seçilebilmektedir. TÜBİTAK, KOSGEB gibi desteklerden yararlanacak ise ilgili kurumlar tarafından özellikle istenen kodlar bulunduğundan bu kodları seçmeniz gerekmektedir. Seçilmiş olan nace kodlarının iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı kapsamında hangi tehlike sınıfında olduğu önem taşımaktadır. Örneğin, seçilen nace kodu “çok tehlikeli” sınıfta ise alınması gereken önlemler çok daha ağırdır. Şirketin kuruluşu sırasında seçtiğiniz ana faaliyet kodunuz “çok tehlikeli” sınıfta değilse ancak zaruri olmayan bir kod yan faaliyet olarak seçildiyse ve bu kod “çok tehlikeli” sınıfta yer alıyorsa kuruluş esnasında seçilmesini önermemekteyiz. Nace kodları daha sonra vergi dairesi ve ticaret odasına dilekçe verilmek suretiyle değiştirilebilmektedir.

  1. Şirketin Sermayesi

Yukarıda da değindiğimiz üzere anonim şirketler için minimum sermaye tutarı 50.000,00 TL olmalıdır. Belirlenen sermayenin en az ¼’ü tescilden önce şirket adına açılacak banka hesabına ödenmelidir. Bu miktarın ödendiğine dair ödeme dekontu ve bloke mektubu bankadan alınmalıdır. Tescil sırasında ticaret sicil müdürlüğüne bu ödeme dekontu ve bloke mektubu sunulmalıdır.

  1. KURULMAKTA OLAN ORTAKLIKTA KURUCULAR VE DİĞER KİŞİLER ARASINDA YAPILAN KURULUŞLA İLGİLİ SÖZLEŞMELER

TTK’nın 336’ncı maddesinde yer verildiği üzere esas sözleşme, değerleme raporları, ayın ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere, kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler anonim şirketin kuruluş belgeleri arasında sayılmaktadır. (TTK md.336). Değerleme raporu bütün olgulara, işlere, işlemlere, ilgili belge ve dayanaklarına ilişkin inceleme ve değerlendirme sonuçlarını içerir. Kuruluşun ve tanınan menfaatin kanuna uygun olup olmadığını, izin ve onayların bulunup bulunmadığını gösterir. Raporda kuruluşun tür ve özelliğine göre açıklamalar yapılmalıdır. Rapor doğru, açık, eksiksiz bilgi ve hesap verme ve TTK’nın 515’inci maddesi anlamında kesin ifadeler taşımalıdır.

Kuruluş belgelerindeki aykırılıklara karşı mekanizmalar TTK’nın 353’üncü maddesindeki fesih davası ile 356’ncı maddesinde öngörülen kanuna karşı hile hükmü ile tamamlanmıştır. Limited şirketlerde ise TTK’nın 577’nci maddesi gereği pay devri kısıtlamalarına ilişkin sözleşmelerin şirket sözleşmesine eklenmesi mümkündür. Şirket sözleşmesinde benzeri hükümler mevcutsa bunlar 3. kişileri etkiler, şirkete karşı da ileri sürülebilir.[32]

Şirket ortakları arasındaki borçlandırıcı işlemler olan pay sahipleri sözleşmeleri de kuruluş öncesi sözleşmeler arasındadır. Pay sahipleri sözleşmeleri ile pay sahiplerinin pay devirleri kısıtlanabilmektedir. Önalım hakkı ve kolektif davranış borcu olarak kabul edilebilecek sadakat yükümlülüğü hariç tutulduğunda kural olarak şirket kurucularına şirket esas sözleşmesiyle yalnızca sermaye koyma borcu yüklenebilmektedir. Tek borç ilkesi dışında pay sahipleri sözleşmesinin akdedilmesinin bir diğer nedeni de düzenlemelerin alenileştirilmemesi ve ticari sırrın korunmasıdır.[33]

  1. KURULUŞTAKİ SAKATLIKLAR VE FESİH DAVASI

Anonim şirketin kuruluşunda eksiklikler ve sakatlıklar bulunmasına rağmen şirket tescil ve ilan edilerek tüzel kişilik kazanabilir. Kuruluşta meydana gelebilecek sakatlıklar sayılanlarla sınırlı olmamak üzere kanunda öngörülen işlemlerin eksik yapılması ya da hiç yapılmaması, taraf iradelerinin sakatlanması, belgelerin doğru ve amacına uygun olarak hazırlanmaması, esas sözleşmenin zorunlu içeriğine ve şekil hükümlerine uyulmaması şeklinde meydana gelebilir. Kuruluşa ilişkin kanuna aykırılıkların ortadan kaldırılması ve ilgili kişilerin korunması amacıyla TTK’nın 353’üncü maddesinde yer aldığı üzere fesih davası ikame edilebilir. Fesih davası pay sahipleri, alacaklılar ve kamu menfaatinin korunması amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından anonim şirket tüzel kişiliğine karşı ve şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılabilir. [34]

Davanın tescilden itibaren 3 ay içerisinde açılması gerekir aksi takdirde hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilecektir. Mahkeme mümkün olması halinde esas sözleşmeye aykırılıkların düzeltilmesi ve eksikliklerin giderilmesi için süre verebilir. Dava neticesinde şirketin butlanına karar verilemez zira tüzel kişilik hiç elde edilememiş sayılmaktadır. [35]

Davanın açıldığı ve kesinleşmiş olan mahkeme kararı geriye dönük etki doğurur.[36] Mahkemenin bildirimi üzerine, derhal ve resen ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Ayrıca, yönetim kurulu, tescil ve ilanı yapılan hususu, internet sitesine koyar. (TTK m.353) İnşai nitelikteki fesih kararının kesinleşmesiyle, ortaklık tasfiye aşamasına girer.

  1. ŞİRKETİN KURULAMAMA DURUMU VE SONUÇLARI

TTK’nın 125’nci hükmü gereği ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği haiz olduğu düzenlenmiştir. Bu nedenle anonim şirketin kurulamaması durumunda meydana gelen ön anonim şirket bir ticaret şirketi değildir. TBK’nın 620’nci maddesinde ise “bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.” Ön anonim şirketin niteliği ve hukuki durumuna ilişkin düzenleme bulunmamaktadır. TTK’nın 335’nci maddesinin gerekçesinde “Türk hukukunda ön anonim şirketin niteliği ile hukuki durumu öğretide ve mahkeme kararlarında açığa çıkacaktır.” şeklindeki ifade ile ön anonim şirket yargı kararlarına ve doktrine bırakılmıştır. Tekinalp’e göre ön anonim şirket ticaret şirketlerine ilişkin kanunda sayılan şirket türlerinin ayırt edici özelliklerini taşımamakta olduğundan adi ortaklık olarak değerlendirilmelidir. Pulaşlı’ya göre ise taraflar sermaye şirketi kurmak üzere sözleşme akdettiklerinden tescil aşamasına kadarki sürede şirket adi şirket değildir. Bir diğer görüş ise hükmün gerekçesi dikkate alındığında elbirliği şirketi olduğunu, bu nedenle ön anonim şirketin esas sözleşme hükümlerine tabi tutulacak geçiş şirketi olarak anonim şirket hükümlerine tabi olması gerektiği belirtilmiştir.[37]

  • KURULUŞTA KANUNA KARŞI HİLE

Uygulamada ortakların nakden sermaye taahhüdü suretiyle kanuna uygun şekilde gerçekleştirdikleri kuruluş aşamasından hemen sonra değerinin çok üzerinde mal satın aldıkları görülmektedir. Ayın sermaye ile şirkete katılmak isteyen ortağın kanuni prosedürden yani bilirkişilerce yapılacak değer tespitinden kaçınmak amacıyla yaptığı işlem kanuna karşı hile olarak değerlendirilir. Ortaklığın işletme konusunu oluşturan malvarlığı unsurlarının kiralanması ya da iktisabı ile cebri icra yoluyla edinilen malvarlığı unsurları ilgili hüküm kapsamında değerlendirilmez. Zira TTK’nın 356’ncı maddesi uyarınca şirketin tescilinde itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin sözleşmeler, genel kurulca oylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin onaylanmasından ve tescilinden önce, bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dahil, her türlü tasarruf geçersizdir. (TTK m.356) [38]

  • KURULUŞTAN DOĞAN SORUMLULUK VE SONA ERMESİ

Kuruluştan doğan hukuki sorumluluk halleri belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olmasından doğan sorumluluk, sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi, ayni sermayeye değer biçilmesinde yapılan yolsuzluk, halktan usulsüz para toplanmasından doğan sorumluluk, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali şeklinde görülebilmektedir.

  1. Belgelerin ve Beyanların Kanuna Aykırı Olması

Şirketin kuruluşuna ilişkin belgelerin, taahhütlerin, beyanların gerçeğe aykırı olmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyen ve beyanları yapanlar sorumludurlar. Esas sözleşmede kurucularca şirket hesabına satın alınan mal ve hakların bedelleri ile kuruculara sağlanan menfaatler doğru ve gerekçeli olarak belirtilmelidir. Esas sözleşmede belirtilmesi gereken tüm bu hususlar sermayenin korunması ilkesi ile doğrudan ilgilidir.

  1. Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi

TTK’nın 550’nci maddesi gereğince sermaye hakkında yanlış beyanlardan veya sermaye taahhüdüne ilişkin ödeme yetersizliğinin bilinmesine rağmen onay verilmesinin kurucuların sorumluluğunu gerektirdiği düzenlenmiştir. Düzenlenen sorumluluk halleri iki başlık altında incelenebilir:

  1. Sermaye tamamıyla taahhüt edilmemiş veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterilmesi

Bu sorumluluk halinin oluşması durumunda beyan sahipleri bu payları üstlenmiş kabul edilirler ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen ödemek zorundadırlar. Yine beyan sahipleri açısından kusursuz sorumluluk hali öngörülmüş ancak şirket yetkililerinin kusurlu olmaları şartıyla sorumlu olacakları düzenlenmiştir.

  1. Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığının bilinmesine rağmen, bu taahhüde onay verilmesi

Bu durumda kurucular borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar. Kurucuların bu yönde bir araştırma yükümlülükleri bulunmamaktadır. Burada belirtilen sermaye taahhüdünün yerine getirilmemesi yönündeki bir şüphenin varlığı değildir. Kanun koyucunun, ödeme yeterliliğinin bulunmadığının kurucular tarafından bilinmesi gerektiğini belirterek kusur sorumluluğunu düzenlendiği söylenebilir.

  1. Ayni Sermayeye Değer Biçilmesinde Yapılan Yolsuzluk

TTK’nın 343’üncü maddesi gereğince ayni sermaye değerinin bilirkişi tarafından belirlenmesi zorunludur. Değerlemeye ilişkin bir bilirkişi raporunun oluşturulması gerekmektedir. Değerleme yönteminin somut olayın özellikleri taraf menfaatleri açısından en uygun seçim olduğu belirtilmelidir.

  1. Halktan Usulsüz Para Toplanmasından Doğan Sorumluluk

TTK’nın 552’nci maddesi gereğince Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla veya vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması yasaklanmıştır. [39]

  1. KURULUŞTA PAYLARIN HALKA ARZ TAAHHÜDÜ İLE HALKA AÇILMA

TTK’nın 344’üncü maddesi uyarınca, taahhüt edilen nakdi sermayenin itibari değerinin %25’inin tescilden önce ödenmesi gerekmektedir; ancak TTK 346 uyarınca sermayenin, halka arz edileceği ana sözleşmede belirtilen ve garanti edilen kısmına ilişkin tescilden önce ödeme yapılması gerekmez. Pay bedellerinin tamamı, halka satış süresinin sonunda, elde edilecek satış tutarından ödenmektedir. Sermayenin peşin ödenmesi gereken kısmı ödenmeden kuruluşun tamamlanabilmesi için halka arz edilecek paylara ilişkin sermaye ödemesinin, tescilden sonra en geç 2 (iki) ay içinde[40] gerçekleştirilecek halka arzdan elde edilen gelirle karşılanacağının ana sözleşmede belirtilmesi gereklidir.

Halka arzın ana sözleşmede belirtilmesine ilave olarak, halka arz edilecek payların bedellerinin kurucular tarafından garanti edilmesi de gerekmektedir. Bu garanti halka arz edilen payların satılmayan kısımlarının kurucular tarafından alınacağını ve bedellerinin tamamının nakden ve peşin olarak ödeneceğini içermelidir. Böylece garanti ile halka arzın tamamlanması, yatırımcıların korunması ve halka arz fiyatının gerçekçi olarak belirlenmesi sağlayacaktır. TTK’nın 346’ncı maddesi uyarınca, bu garantinin, ana sözleşmeden bağımsız olarak düzenlenen bir taahhütname şeklinde, ortaklık ana sözleşmesinin Ticaret Siciline tescilinden önce verilmesi gereklidir.[41]

TTK 346/1, halka arz edilen paylardan elde edilen tutardan sermaye borcu ve halka arz masrafları ödendikten sonra kalan tutarların, pay senetlerini halka arz eden pay sahiplerine ödeneceğini düzenlemiştir. Bu düzenleme; kuruluşta halka arzın bir sermaye artırımı değil, ortakların pay satışı yoluyla halka arzın bir türü olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca halka arz edilip süresinde satılamayan payların bedellerinin tamamının ve halka arz edilmeyen payların bedellerinin ise %25’inin ise kuruluşta halka arz edilmek üzere bu payları taahhüt edenlerce ödeneceğinin maddenin ikinci paragrafında düzenlenmiş olması, halka arz edilen payların kuruculara ait olduğu kanısını desteklemektedir. Yani TTK 346 uyarınca gerçekleştirilecek kuruluşta halka arzda, ortakların pay satışı yoluyla halka arz söz konusudur. Zira, halka arzdan önce ortaklık sözleşmesi Ticaret Siciline tescil edilmiş ve paylar doğmuştur. Payın asgari tutarı dahi henüz ödenmemiş olduğundan satıcılar payın sahipleridir.[42]

Halka arz edilip de süresinde satılmayan payların bedellerinin tamamı payların satılamadığının anlaşılmasını takip eden 3 (üç) gün içinde, 2 (iki) ay içerisinde halka arz edilmeyen payların bedelinin ise %25’i 2 (iki) aylık sürenin dolmasını izleyen (3) üç gün içerisinde ödenmesi gerekmektedir.

  1. LİMİTED ŞİRKETLERİN KURULUŞU

TTK’nın 573’üncü maddesi uyarınca limited şirketler bir veya birden fazla ortakla kurulabilmektedir. TTK’nın 574’üncü maddesi ile ortak sayısına sınırlama getirilmiştir. Sınırlama gereğince ortak sayısı 50’yi aşamaz. Şirket ortaklarının gerçek veya tüzel kişi olmasına yönelik kısıtlama mevcut değildir. Tek kişilik limited şirketler de dahil olmak üzere tüm limited şirketlerde tüzel kişi ortağın şirket müdürü olması mümkündür. Tüzel kişinin görevlerinin yerine getirilmesi amacıyla gerçek kişi temsilcinin atanması gerekecektir. Tüzel kişiye temsil veya ilzam yetkisinin verilmesi ancak ana sözleşmede açıkça düzenlenmesi ile mümkündür.

  1. Asgari Sermaye

TTK’nın 580’inci maddesi uyarınca limited şirketlerin kuruluşunda asgari sermaye miktarı 10.000 TL’dir. Ortakların koyacakları sermayenin en az 25 TL ve katları olması gerekmektedir. Üzerinde sınırlı ayni hak, haciz veya tedbir bulunmayan ve nakden devralınabilen fikri mülkiyet haklarının ayni sermaye olarak konulması mümkündür. Şirket sermayesi tümünün ya da bir kısmının nakden taahhüt edilmesi halinde nakden taahhüt edilen payların itibari değerinin en az ¼’ünün tescilden önce kalan kısmının ise tescili izleyen 24 ay içerisinde ödenmelidir.

  1. Ticaret Unvanı

Ticaret Unvanına ilişkin olarak anonim şirketlerde belirtilen hususlar limited şirketler açısından da uygulanacaktır.

  1. Esas Sözleşme

TTK’nın 575’inci maddesi gereğince şirket ana sözleşmesi yazılı olmalı ve kurucu imzaları noterde onaylanmalıdır. Şirket esas sözleşmesinde aşağıdaki unsurlar yer almalıdır:

  1. Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer
  2. Esaslı noktaları belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusu
  3. Esas sermayenin itibarî tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının grupları
  4. Müdürlerin adları, soyadları, unvanları, vatandaşlıkları
  5. Şirket tarafından yapılacak ilanların şekli

Şirket sözleşmesinde öngörülmesi halinde bağlayıcı olan hükümler TTK’nın 577’nci maddesinde düzenlenmiştir.

  1. Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kanuni hükümlerden ayrılan düzenlemeler
  2. Ortaklara veya şirkete, esas sermaye payları ile ilgili olarak önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları tanınması
  3. Ek ödeme yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı
  4. Yan edim yükümlülüklerinin öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı
  5. Belirli veya belirlenebilir ortaklara veto hakkı veya bir genel kurul kararının oylanması sonucunda oyların eşit çıkması hâlinde bazı ortaklara üstün oy hakkı tanıyan hükümler
  6. Kanunda ya da şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan yükümlülüklerin hiç ya da zamanında yerine getirilmemeleri hâlinde uygulanabilecek sözleşme cezası hükümleri
  7. Kanuni düzenlemeden ayrılan rekabet yasağına ilişkin hükümler
  8. Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin özel hak tanıyan hükümler
  9. Genel kurulda karar almaya, oy hakkına ve oy hakkının hesaplanmasına ilişkin kanuni düzenlemeden ayrılan hükümler
  10. Şirket yönetiminin üçüncü bir kişiye bırakılmasına ilişkin yetki hükümleri
  11. Bilanço kârının kullanılması hakkında kanundan ayrılan hükümler
  12. Çıkma hakkının tanınması ile bunun kullanılmasının şartları, bu hâllerde ödenecek olan ayrılma akçesinin türü ve tutarı
  13. Ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin özel sebepleri gösteren hükümler
  14. Kanunda belirtilenler dışında öngörülen sona erme sebeplerine dair hükümler

TESCİL TALEBİ VE İLGİLİ BELGELER

TTK’nın 586. Maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline başvurulur. Başvuru müdürlerin tümü tarafından imzalanır ve başvuruya aşağıdaki belgeler eklenir.

  1. a) Şirket sözleşmesinin onaylanmış bir örneği.
  2. b) Yerleşim yerleri de gösterilerek şirketi temsile yetkili kişileri ve denetçinin seçimini

gösterir belge.

Buna ek olarak aşağıdaki kayıtlar yer almalıdır:

  1. a) Bütün ortakların adları ve soyadları veya unvanları, yerleşim yerleri, vatandaşlıkları
  2. b) Her ortağın üstlendiği esas sermaye payı ve ödediği toplam tutar
  3. c) İster ortak ister üçüncü kişi olsun, müdürlerin adları ve soyadları veya unvanları
  4. d) Şirketin ne suretle temsil edileceği 
  1. SERMAYESİ PAYLARA BÖLÜNMÜŞ KOMANDİT ŞİRKETLERİN KURULUŞU[43]
  2. Kuruluş Aşamaları:

Komandit ortaklığın kuruluş aşamaları kollektif ortaklıklarla benzer yapıdadır.

  1. Sözleşmenin Düzenlenmesi
  2. Şekil

Komandit ortaklığı sözleşmesi yazılı şekle tabidir ve sözleşmedeki imzalar kollektif ortaklıkta olduğu gibi noter tarafından onaylanmalıdır. 

  1. İçerik

Komandit ortaklık sözleşmesine kollektif ortaklık sözleşmesinde gösterilen kayıtların konulması TTK.’nın 307’nci maddesine göre mecburidir. Bu durumda kollektif ortaklığın TTK’nın 213’üncü maddelerindeki hususların komandit ortaklık üzerine uygulanması ile sözleşmenin zorunlu kayıtları aşağıdaki gibi olacaktır:

  • Ortakların adları, soyadları, yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları ekli olmalıdır. Eğer ortaklar içerisinde tüzel kişi komanditer olmuş ise; tüzel kişinin ticaret ünvanı, uyrukluğu ve merkezi belirtilmelidir.
  • Ortaklığın komandit niteliği belirlenmeli ve ortaklardan hangilerinin komandit hangilerinin komanditer olduğu belirtilmelidir.

Ortakların kullandıkları komandit terimi bir ortaklığın komandit olduğunu belirleyemez. Sözleşmenin hükümleri değerlendirildikten sonra ancak ortaklığın komandit olup olmadığına kadar verilebilir. Şöyle ki; komandit ortaklık ile kollektif ortaklık ortakları sorumlulukları açısından ayrılır. Bu sebeple ortaklığın komandit veya kollektif olduğu bu sorumlulukların açık bir şekilde belirtilip belirtilmemesine göre değişebilir. Ortaklığın komandit olması için en az bir komanditer ortağın bulunması şartı vardır ve sözleşme içerisinde komanditer ortağın veya ortakların koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarının da TTK’nın 307’nci maddesine göre gösterilmesi gerekir. Çünkü bu miktar dış ilişkilerde komanditerin sınırını oluşturur. Bu sınırın belirtilmediği yani komanditerin sıfatı ve sorumluluk miktarı sözleşmede olmadığı durumda komanditer ortak alacaklılara karşı sınırsız sorumlu olacaktır. Ortaklık sözleşmesinde en az bir kişinin komanditer olduğu anlaşılmıyor ise artık o ortaklık kollektif sayılır.

  • Ortaklığın ticaret ünvanı ve merkezi,
  • Her ortağın sermaye borcunun niteliği ve miktarı

Komanditer ortaklıkta komanditeler para veya paradan başka bir sermaye konulabilir. Hatta bu sermaye şahsi emek ve ticari itibar bile olabilir. Buradaki sermaye borcu aynı kollektif ortaklıktaki ilkeleri taşır. Sözleşmede para harici koyulan sermayelerin değeri ve bu değerin hangi kriterlere göre belirlendiği yer almalıdır. Sermaye borcu hususundaki şartlar iç ilişkiler için önem taşır çünkü komanditelerin şirket alacaklılarına karşı sorumlulukları sınırsızdır.

Sözleşmede bulunması gerekenlerden birisi de komanditerlerin sermaye nevi ve miktarıdır. Sermaye miktarı dış ilişkide komanditerin alacaklılara karşı sınırını çizerken iç ilişkide de zarara katılma payını da belirler. Burada miktarın sözleşmede taahhüt edilen hükümlerce belirlenmesi de sermaye borcunu oluşturur. Sermaye borcu komanditerin ortaklığa karşı giriştiği sermaye taahhüdüdür.

Komanditelerin aksine komanditer şahsi emek veya ticari itibarını sermaye olarak koyamaz. Bu husus TTK’nın 307’nci maddesinde belirtilmiştir. Komanditer sadece para veya paradan başka bir şeyi sermaye olarak gösterebilir. Ortakların sözleşmede paradan başka bir şeye nasıl bir biçimde değer biçtiklerini göstermeleri gerekir.

Sermaye miktarı ile borcu birbirine eşit olmalıdır fakat eşit olmadığı durumlar da olabilir. Sözleşmede sermaye borcu ile sermaye miktarı arasında eşitlik hakkında belirleyici bir madde yok ise bu iki miktar hep eşit sayılır.

  • Temsil yetkisi; komandit sözleşmesinde temsil yetkisinin kimde olduğu sözleşmede belirtilmelidir. Komandite ortaklar temsil ve yönetim yetkisine sahipken, komanditer ortaklar temsil ve yönetim yetkisine sahip değildir. Fakat TTK’nın 318’nci maddesine göre komanditer ortaklar ticari vekil veya mümessil olabilirler.
  1. İmzaların Onaylanması:

Tüm belirtilen kayıtlar girildikten sonra sözleşmenin tüm ortaklar tarafından imzalanması sonucu iç ilişki de komandit ortaklık oluşur. Artık ortaklar arası ilişkide bu sözleşmenin hükümleri geçerlidir. Eğer sözleşmede bir boşluk var ise bu T.K.’nın komandit ortaklıkları düzenleyen maddeleri ile tamamlanır. Ortakların imzalarını sözleşmeyi imzaladıktan sonra noterde tasdik ettirmeleri ortaklığın ticari sicil tarafından tescil edilebilmesi için zorunlu bir husustur.

  1. Tescil ve İlan:

Ortakların imzalarının tasdikinden itibaren 15 gün içinde ortakları tarafından ticaret tescil siciline tescil başvurusu yapmaları gerekir. Tescil yükümlülüğü komandite ve komanditer fark etmeksizin tüm ortakları kapsar.

  1. Kuruluş Noksanları:

Komandit Ortaklıkların kuruluş noksanları TTK’nın 305’inci maddesine atfen TTK’nın 214’üncü maddesi hükmüne tabi tutulmuştur. Bu maddenin uygulanması neticesinde zorunlu kayıtları içermeyen komandit ortaklık adi şirket hükümlerine tabi olacaktır.

 

KAYNAKÇA

BARLAS Nami: Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, Vedat Yayıncılık, İstanbul, 2016, 4.Bası.

DEMİRKOL Berk “Paysahipleri Sözleşmesi ile Getirilen Pay Devir Kısıtlamaları”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’a Armağan, Cilt: 9, Sayı: 2,2012

GİRAY R. Eda: Anonim Şirketlerde Kuruluştan Doğan Hukuki Sorumluluk, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi,2012

KARAMAN COŞGUN Özlem: Anonim Şirketlerde Sermaye Kavramı ve Ayni Sermaye Değerinin Belirlenmesi, Hakemli Makale, İstanbul, 2012.

KIRCA İsmail/ ŞEHİRALİ ÇELİK Feyzan Hayal / MANAVGAT Çağlar: Anonim Şirketler Hukuku, Sözkesen Matbaacılık Tic. Ltd. Şti., Ankara, 2013, 8.Bası.

MANAVGAT Çağlar: Türk Ticaret Kanunu’nun Halka Arz Kavramına Yaklaşımı” .Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi 18,2012

POROY Reha/ TEKİNALP Ünal/ ÇAMOĞLU Ersin, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 13. bası, Vedat, İstanbul, 2014

ŞENER Oruç Hami: Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş., Ankara, 2019, 4.Bası.

TARHANLI Ceren: Türk ve Alman Hukukunda Ön-Anonim Şirket, XII Levha Yayıncılık, İstanbul, 2013

TEKİNALP Ünal: Anonim Ortaklıkta Sermayenin Korunması İlkesi, Prof.Dr.Rona Serozan’a Armağan, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, 1.Bası.

TEKİNALP Ünal: Sermaye Ortaklıkları, Vedat Yayıncılık, İstanbul, 2019, 4.Baskı.

TEKİNALP Ünal: Yeni Anonim ve Limited Ortaklıklar Hukuku ile Tek Kişi Ortaklığının Esasları, İstanbul, 2012, 2.Bası.

TEKTEN Emel: Türk Ticaret Kanunundaki Hükümler Karşısında Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluşu ve Kuruluşun İzne Tabi Olması, Hakemli Makale, Erzincan, 2018.

[1] Bu noktada TSY md.69 hükmünde ortaklığın kurulması sırasında gerekli olan işlemler ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.

[2] İsmail KIRCA/Feyzan Hayal ŞEHİRALİ ÇELİK/Çağlar MANAVGAT; Anonim Şirketler Hukuku, Sözkesen Matbaacılık Tic. Ltd. Şti., Ankara, 2013, 8.Bası, s.7.

[3] SPKr’nun Seri:IV, No:38 Tebliği m.4.9)

[4] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.281.

[5] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.282.

[6] Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ

[7] Bu şirketler; Bankalar, Finansal Kiralama Şirketleri,Faktoring Şirketleri, Finansman Şirketleri, Tüketici Finansmanı ve Kart Hizmetleri Şirketleri,Varlık Yönetim Şirketleri, Sigorta Şirketleri, Holdingler, Döviz Büfesi İşleten Şirketler, Umumi Mağazacılıkla Uğraşan Şirketler, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Şirketleri, Ürün İhtisas Borsası Şirketleri, Bağımsız Denetim Şirketleri, Gözetim Şirketleri, Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici Şirketleri, Serbest Bölge Kurucusu ve İşleticisi Şirketler, Portföy Yönetim Şirketleri, Aracı Kurumlar Şirketleri, Yatırım Ortaklıkları Şirketleri, Gayrimenkul Değerleme Şirketleri.

[8] Örneğin ülke genelinde şirket sayısının fazlalığı gibi bir nedenle izin başvurusunun reddi mümkün değildir.

[9] Oruç Hami ŞENER, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş., Ankara, 2019, 4.Bası, s.305.

[10] Emel TEKTEN; Türk Ticaret Kanunundaki Hükümler Karşısında Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluşu ve Kuruluşun İzne Tabi Olması, Hakemli Makale, Erzincan, 2018, s.212 (www.dergipark.org.tr Erişim Tarihi: 15.08.2021)

[11] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.285

[12] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.286

[13] ŞENER, s.299.

[14] ŞENER, s.300

[15] ŞENER, s.301 (Ünal TEKİNALP, Sermaye Ortaklıkları, Vedat Yayıncılık, İstanbul, 2019, 4.Baskı, s.47’den naklen)

[16] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.288.

[17] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.288 (Nami BARLAS, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, Vedat Yayıncılık, İstanbul, 2016, 4.Bası, s.150’den naklen)

[18] TTK’ya, 2016 yılında 6728 sayılı Kanun’un 67.maddesiyle yapılan eklemeyle ticaret sicil memuru huzurunda imza alınması ile kuruluş mümkün hale gelmiştir.

[19] KIRCA/ŞEHİRALİ ÇELİK/MANAGAT, s.300.

[20] ŞENER, s.314.

[21] Ünal TEKİNALP, “Anonim Ortaklıkta Sermayenin Korunması İlkesi” Prof.Dr.Rona Serozan’a Armağan, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, 1.Bası, s.1685.

[22] “Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dahil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.”

[23] ŞENER, s.319.

[24] 11. HD, 7.10.1982, E.2934, K.3690

[25] ŞENER, s.321.; Aksi görüş olarak bkz. Ünal TEKİNALP, Yeni Anonim ve Limited Ortaklıklar Hukuku ile Tek Kişi Ortaklığının Esasları, İstanbul, 2012, 2.Bası, s.97.

[26] Özlem KARAMAN COŞGUN, Anonim Şirketlerde Sermaye Kavramı ve Ayni Sermaye Değerinin Belirlenmesi, Hakemli Makale, İstanbul, 2012, s.340 (www.dergipark.org.tr Erişim Tarihi:15.08.2021).

[27] Bu anlamda açılacak bir sorumluluk davasıyla yapılan yolsuzluk nedeniyle uğranılan zararın tazmini gündeme gelebilir.

[28] ŞENER, s.552.

[29] ŞENER, s.554.

[30] https://www.ticaretsicil.gov.tr/view/hizlierisim/unvansorgulama

[31] https://adres.nvi.gov.tr/VatandasIslemleri/AdresSorgu

[33] Berk DEMİRKOL; Paysahipleri Sözleşmesi ile Getirilen Pay Devir Kısıtlamaları, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’a Armağan, Cilt: 9, Sayı: 2, Yıl: 2012 s. 853-856

[34] Reha POROY / Ünal TEKİNALP / Ersin ÇAMOĞLU; Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 13. bası, Vedat, İstanbul, 2014 s. 320

[35] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s.321

[37] Ceren TARHANLI; Türk ve Alman Hukukunda Ön-Anonim Şirket, XII Levha Yayıncılık, İstanbul, 2013 s.61

[38] ŞENER, s.342

[39]  R. Eda GİRAY; Anonim Şirketlerde Kuruluştan Doğan Hukuki Sorumluluk, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi 18 (2012 ): 431-433 <https://dergipark.org.tr/en/pub/maruhad/issue/48277/615909>

[40] Halka arz sürecinin; aracı kurumla anlaşılması, sermaye piyasası mevzuatında düzenlenen kamuyu aydınlatma sürecinin tamamlanması, halka arz başvurusunun Sermaye Piyasası Kurulu tarafından incelemesi, başvuru olumlu karşılanırsa payların kayda alınması sonrasında yapılacak satış işlemi ile tamamlandığı göz önüne alındığında, 2 (iki) aylık süre içerisinde tamamlanamayacağı açıktır. Bu sebeple, kanun metninde geçen 2 (iki) aylık sürenin halka arzın tamamlanması için değil, payların halka arzı için Sermaye Piyasası Kurulu’na başvuru yapılması gereken süre olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

[41] Çağlar MANAVGAT; Türk Ticaret Kanunu’nun Halka Arz Kavramına Yaklaşımı, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi 18 (2012 ) https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/48277/615906 s.404-406

[42] MANAVGAT, s. 404.

[43] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s.259-261

İlginizi Çekebilir

Genel Hizmetlerimiz Formu